Büyük İskender, adı Doğu efsanelerinde yaşayan, o zamanki dünyanın yarısını 13 yılda fethetmiş, Pers İmparatorluğu’nun güçlü ordularını yenmiş, M.Ö. 336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biridir.
Büyük İskender’in Hayatı
Büyük İskender, M.Ö. 20 Temmuz 356’da Makedonya’nın Pella kentinde doğdu. Babası II. Filip, Makedonya’yı güçlü bir devlet haline getirmiş ve Yunanistan’ın çoğunu egemenliği altına almıştı. Annesi Olimpia ise Epirus kralının kız kardeşi ve tanrı Dionysos’un soyundan geldiğine inanılıyordu.
İskender’in çocukluğu ve gençliği, hem askeri hem de kültürel bir eğitimle geçti. Babası onu savaş sanatını öğrenmesi için ünlü general Parmenion’un yanına gönderdi. Ayrıca ona ünlü filozof Aristoteles’i de öğretmen olarak tuttu. Aristoteles’ten felsefe, bilim, edebiyat ve siyaset dersleri alan İskender, Homeros’un İlyada destanını ezberledi ve kendisini destandaki kahraman Akhilleus’a benzetti.
İskender’in ilk askeri başarısı 16 yaşındayken oldu. Babası seferdeyken ayaklanan Trakyalıları bastırarak şehirlerini yerle bir etti1. M.Ö. 338’de ise babasıyla birlikte Atina ve Thebai’ye karşı yapılan Keroneia Savaşı’nda Makedonya ordusuna komuta etti ve Yunanistan’ın tamamını Makedonya’nın hakimiyetine soktu.
M.Ö. 336’da babası Filip suikaste kurban gidince tahta geçen İskender, henüz 20 yaşındaydı. Tahta çıkışının ardından ilk işi Makedonya’yı sağlamlaştırmak oldu.
Babasının öldürülmesinde rolü olduğu iddia edilen rakiplerini ve komplocuları ortadan kaldırdı. Ardından Yunanistan’da tekrar başlayan isyanları bastırdı ve Korint’te toplanan Yunan şehir devletlerinin desteğini alarak Pers İmparatorluğu’na karşı sefere çıkmaya karar verdi.
Büyük İskender’in Başarıları
İskender, Pers İmparatorluğu’nun başkenti olan Babil’e girdiğinde Pers kralı III. Darius’u öldürmüş ve onun yerine geçmişti. Böylece Asya’nın en büyük imparatoru olmuştu. Fakat durmak bilmeyen fetih arzusu onu daha doğuya sürükledi. Hindistan’a kadar ilerleyen İskender, burada Hydaspes Savaşı’nda Hint kralı Porus’u yendi. Fakat ordusu artık daha fazla ilerlemek istemiyordu. Zorluklarla dolu bir yoldan geri dönen İskender, Babil’e vardığında hastalandı ve M.Ö. 10 Haziran 323’te 32 yaşında öldü.
Büyük İskender’in ölümünden sonra imparatorluğu parçalandı. Generalleri arasında paylaşılan topraklar bir süre sonra bağımsız krallıklara dönüştü. Fakat İskender’in bıraktığı kültürel miras çok daha uzun süre yaşadı. Yunan kültürü ve dili Asya’nın birçok yerine yayıldı ve Helenistik uygarlık dediğimiz yeni bir sentez oluştu. İskender’in kurduğu şehirler bilim, sanat, ticaret ve din alanlarında önemli merkezler haline geldi.
Büyük İskender’in Savaş Taktikleri ve Stratejileri
İskender’in en çok kullandığı taktiklerden biri de ünlü “çengel” hareketiydi. Bu harekette, piyadeler düşmanın merkezine saldırırken, süsüvariler düşmanın kanatlarına çevirerek onları kuşatırdı. Böylece düşman ordusu hem ön hem de yanlardan baskı altına alınır ve dağılırdı. İskender, bu taktiği Granikos, İssos ve Gaugamela savaşlarında başarıyla uyguladı.
İskender’in bir diğer taktiği de düşmanın moralini bozmak ve korkutmak için ani ve sürpriz saldırılar yapmaktı. Örneğin, Mısır’ın fethinde Nil Deltası’nın doğusundaki bir kaleden geçmek zorundaydı. Kaleyi kuşatmak yerine, gece yarısı bir fırtına çıkmasını fırsat bilerek askerlerini denize soktu ve kale duvarlarının altından geçerek kaleyi ele geçirdi.
İskender’in savaş stratejileri de çok akıllıca ve etkiliydi. Düşmanın güçlü olduğu yerlere saldırmak yerine, zayıf olduğu yerlere yöneliyordu. Örneğin, Pers İmparatorluğu’na karşı sefere çıkarken, Anadolu’daki Pers valilerinin isyanlarından yararlanarak onları birer birer devirdi. Ayrıca, Pers ordusunun büyük ve ağır olduğunu bildiği için, onları dar ve açık olmayan arazilere çekerek hareket kabiliyetlerini azalttı.
İskender’in savaşlarda kullandığı taktik ve stratejiler, tarihin akışını değiştirdiği gibi, sonraki dönemlerde de birçok komutan ve lider tarafından örnek alındı.
Büyük İskender’in Etkileri
Büyük İskender’in fethettiği topraklarda bıraktığı etkiler çok büyük ve kalıcı oldu. Yunan kültürü ve dili Asya’nın birçok yerine yayıldı ve Helenistik uygarlık dediğimiz yeni bir sentez oluştu. Bu uygarlıkta Yunan, Pers, Mısır, Hint ve diğer kültürlerin unsurları bir araya geldi. Helenistik uygarlık bilim, sanat, ticaret ve din alanlarında önemli gelişmelere sahne oldu.
Büyük İskender’in kurduğu bu uygarlıkla inşa edilen bütün şehirler bilim, sanat, ticaret ve din alanlarında önemli ve merkezi yerler haline geldi. Bunların en ünlüsü olan İskenderiye’de dünyanın ilk kütüphanesi ve araştırma merkezi kuruldu. Burada Euclid geometriyi, Arşimet mekaniği, Eratosthenes dünyanın çevresini hesapladı. Ayrıca burada Septuagint adlı Eski Ahit’in Yunanca çevirisi yapıldı.
Büyük İskender’in fethettiği topraklarda yeni dinler de ortaya çıktı. Bunların en önemlisi Maniheizm idi. Maniheizm, Zerdüştlük, Hristiyanlık ve Budizm gibi dinlerden etkilenerek oluşmuş bir din idi. Maniheizm ışık ve karanlık arasındaki mücadeleye dayanan dualist bir inanç sistemiydi. Bu din Roma İmparatorluğu’ndan Çin’e kadar yayıldı.
Büyük İskender’in etkileri sadece Helenistik dönemle sınırlı kalmadı. Roma İmparatorluğu’nda da İskender hayranlığı vardı. Caesar(Jül Sezar), Pompeyus ve Augustus gibi ünlü Roma liderleri kendilerini benzetmeye çalıştılar. İskender’in hayatı ve savaşları birçok yazar, sanatçı ve tarihçi tarafından anlatıldı ve yorumlandı.
Büyük İskender’in efsanevi maceraları Ortaçağ ve Rönesans dönemlerinde de popüler oldu. İskender’in adı Doğu’da da yaşadı. İslam kültüründe İskender, Zülkarneyn olarak biliniyordu. Kur’an’da da adı geçen Zülkarneyn, iki boynuzlu bir kral olarak tasvir ediliyordu.
Büyük İskender, tarihin gelmiş geçmiş en büyük komutanlarından biri olarak kabul edilir. O zamanki dünyanın yarısını fethederek büyük bir imparatorluk kurdu. Yunan kültürünü Asya’nın birçok yerine yaydı ve Helenistik uygarlığı oluşturdu. Savaş taktikleri ve stratejileri sonraki dönemlerde de birçok komutan ve lider tarafından örnek alındı. Kültürel, dini ve siyasi etkileri binlerce yıl sürdü.