BUHRAN

BUHRAN ne Orhan Veli gibi dinleyebiliyorum seni; gözlerim kapalı ne Bedri Rahmi gibi martılar geliyor aklıma; söz senden açılınca ne de Ümit Yaşar gibi sana gelebiliyorum; içim ümitlerle dolu ve nasıl geldiysem sana öyle gideceğim bilesin; sırtımda ceket, elimde eski bir bavul hoşçakal, hoşçakal sevdalım İstanbul. Gitmek istiyorum bu bungun şehirden Ne bu şehir o eski şehir artık Ne de hayallerimiz pirüpak Ve ne yaparsam yapayım biliyorum Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Gitmek istiyorum bu bungun şehirden Dönüp bakmadan bir an bile ardıma Fakat öyle çarpmadan kapıyı da; kapatıp usulca Ve de elveda demeden geride kalacaklara. Gitmek istiyorum bu bungun şehirden Har vurup, harman savurup bütün hatıraları Sadece gitmek, rüzgar rüzgar, bulut bulut Ve kuş kanadında misali kendimi unutup. Gitmek istiyorum bu bungun şehirden Öyle nerede akşam, orada sabah demeye Ve bundan böyle Neredeyse ekmeğimiz orada yemeye. HAKAN MERİÇ