Behçet Necatigil
Behçet Necatigil için önce şiir vardı; çünkü her dizeyi kendi kurduğu ve içinde yaşadığı ‘dil evi’nden anlatıyordu. Hayatı boyunca bu dil evinde bitmez tükenmez bir şiir yolcuğuna çıktı. Bunun için de o aslında ‘kelimelerin ve şiirin yolunda yürüyen bir abdal’dı.
Necatigil’in ölümü üzerinden tam 30 yıl geçti bugün. Ama şiirleri hâlâ taptaze...
16 Nisan 1916’da İstanbul’da doğan sanatçı, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuştur. Çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yapmış ve Çapa Eğitim Enstitüsü’nden emekli olmuştur. Emekliliğinin ardından yazı ve şiir çalışmalarına devam etmiştir. Birçok gazete ve dergide şiirler yazmış olan sanatçı 13 Aralık 1979’da İstanbul’da kanserden yaşamını yitirmiştir.
Yazarımızın birçok alanda eserleri bulunmaktadır ama şiir eserleri ön plandadır. Ev, aile, yasak aşklar, anlaşılamama üzüntüsü, bunalım, ölüm, fakirlik gibi konuları işleyen sanatçı, kendi hayatını sınırlayan çevreyi, bu çevrenin yarattığı sıkıntıları şiirleştirmiştir. Mecazsız, sade bir ifade içinde anlamca kapalı şiirler kaleme almış; bazı şiirlerinde divan edebiyatı bilgisini kullanarak söz oyunlarına başvurmuştur. Radyo oyunları kaleme almış, çeviriler de yapmıştır.
Yazarımız şiirleri ile tanındığı içinbasılmış ilk şiirini sizler ile paylaşmak istiyorum.
Gece ve Yas (Basılmış İlk Şiiri –1 Ekim 1935)
Bir köşeye büzülüp.
Böyle susmazdım ama
Kapılardan süzülüp
Gece doldu odama.
Bir yağmur ince ince
Çarpıyor şimdi cama
Hasret kaldım sevince
Korku yüzümde yama.
Dalarken gözümde yaş
Ben böyle sonsuz gama
Artıyor yavaş yavaş
Damlardaki ağlama.
Yazarımız Behçet Necatigil’in bunun gibi birçok şiiri ve farklı alanda eserleri bulunmaktadır ama ilk basılmış eseri olduğu için size de aktarmak istedim. Lise döneminde ilk yazdığı şiir Varlık dergisinde 1 Ekim 1935’te basılmıştır.
Makbule Ateş