BARAN’NIN ÖYKÜSÜ
12 yasında Barandı adı.
Tiksinerek hepimizin baktığı ve sahiplenmediğimiz namı değer sokak çocuğuydu. Hayatını çöplerden topladıklarıyla idame ettiriyordu. Bu da yetmezmiş gibi yeni yetmelere haraç için kavga ederken buldum onu. Kısa bir şaşkınlıktan sonra onu o sokak yetmelerinin elinden alabildim ancak. Yara bere ve kir pas içindeydi baran.
Oğlum hayırdır.
Niye kavga ediyorsun.
Hayır amca kavga etmiyorum amca. Ekmeğimi korumaya çalışıyorum dedi baran. Bu küçük barandan kocaman adamların edemeyeceği türden bir cümle duymuştum. Ekmeğimi emeğimi korumaya çalışıyorum dedi küçük ama kocaman yürekli baran.
Tamam oğlum anladım ama niye bu işi yapıyorsun dedim barana.
Amca dedi. Evde madde bağımlısı bir abim, yatalak bir annem ve küçük kardeşim var.
Peki baran ya baban. O ne iş yapar yokmu. Yoksa öldü mü ?
Ağladı garibim. Keşke ölseydi. Bizi terk etti.
Nereye gitti dedim barana.
Bilmiyorum amca dedi.
Peki bugün bir şey kazandın mı baran.
Yok amca rahat vermiyorlar ki .
Peki baranım bugün çalışmazsan olmaz mı ?
Yok amca çalışmazsam aç kalırız.
Peki ben versem bugünlük kazancını.
Amca sen bugün verdin yarın ne yapacağız biz. Çalışmak zorundayım ben amca .
Olsun ama bugün ben çalıştığını farz ediyorum. Hadi gel bakalım gidelim.
Nereye dedi baran.
Tabiki evine.
Neredeki evin. Tarif etti baran evini. Hem gidiyor hem de yolda konuşuyoruz. Niye okumuyorsun dedim. Zaman mı var dedi baran. Sanki büyümüşte küçülmüş garibim. Bir o kadarda ürkek ve saygıda kusur etmemeye çalışıyor. Uzun bir yürüyüşten sonra baranların evine varmıştık.
Ve baranın evine girmeden ilk cümlesi; Amca dikkat et abim sana zarar verebilir ve önüme geçti baran koruma amaçlı. Nasılda her şeyi düşünüyor bu kocaman yürek diye kendi kendime düşündüm.
Kendi olmayan insanlığıma mı baranın bu insan üstü çabasına utanayım ya da üzüleyim. Ne yapacağımı şaşırmış vaziyette. Evin içine geçtik. Kışın ortasında yıkık harabe bir ev ki merkezin varoş dediğimiz bir mahallesinin sonundaki evlerden biriydi. İçeri girmek bile büyük bir uğraş gerektiren türden. Baran ısınmak adına ne bulmuşsa soğuktan ve tehlikelerden korunma amaçlı yığmış etrafına. Merkez diyebileceğimiz bir yerde bu sefalet akıl alır gibi değildi.
Sosyal yardım alıyor musunuz diye sordum.
Yok amca bizi dikkate alan mı var ki versinler.
Müracaatınız oldu mu peki.
Evet birkaç kez sadece 2 yada 3 kez gıda yardım paketi geldi. Hepsi o kadar.
Biz baranla sohbet ederken. Abisi öcü görmüş gibi bakıyor. Annesi utangaç yüzünü peçesiyle kapatıp kucağında çocuğuyla ve mahcubiyetle ara sıra cevap veriyordu. Ama baran maşallah hayatın ona yüklediği sorumlulukla sadece kasların değil beynini de geliştirmişti. Her şeye bilgece cevaplar veriyordu. Elimizde aldığımız erzağı baranın gösterdiği yere bıraktık. Sonrada müsaade istedik ev halkından. Barana da yola kadar eşlik etmesini rica ettim. Baran kocaman yürek tabiki amca dedi. Dışarı çıktıktan sonra barana saçlarında uzamış dedim.
Evet amca dedi. Evde makine var. Abimin durumu malum. Annem yapabildiği kadar yapıyor işte.
O anda hadi berbere gidelim dedim barana .
Amca çok sağol da kim beni bu kıyafetle içeri alır.
Benim misafirimsin dedim. Benim berber alır dedim. Tamam amca sen bilirsin gibisinden ses çıkarmadı. Nihayet uzun bir yürüyüşten sonra baranla bizim berbere gelmiştik. Berbere minik ama kocaman yürekli arkadaşım baranı tanıştırdım. Ve biz traş olmaya geldik dedim. Berberde garip bir şeyler var gibi hayret heyret bakarak tamam abi hoş geldiniz dedi. Baranda ürkek bir o kadarda merakla etrafına bakınıyordu. Belki ilk kez bir berber koltuğuna oturacaktı. Nihayet baran bir güzel traş olmuştu. Bende olmaya çalıştım. Sırf barana eşlik olsun diye. Baran mutluydu. Hatta gülümseyerek traşlı haliyle aynaya bile çaktırmadan gülümsüyordu. Berbere baran bundan sonra istediği zaman gelsin traş olsun hep davetlimdir dedim. Berberde tamam abim dedi. Dışarı çıktık Baranla. Akşam olmuştu.
Yemeğe ne dersin barancığım dedim.
Amca bizimkiler evde. Onlar bu durumdayken boğazımdan geçmez ki dedi.
Bir kere daha baran boyundan büyük bir laf etmişti. Yine derinden yaralamıştı.
Onları da davet ederiz dedim.
Nasıl amca dedi baran.
O halde mi ?
Mümkün değil. Hem gelemezler ki.
Yok evlat onlara da götürürüz.
Nasıl amca dedi baran.
Paket yaparız olmaz mı ?
Baran sen bilirsin gibisinden sessizce boynunu büktü. Paketlerimiz yaptık. Baranla yolda yürüye yürüye evlerinin kapısına kadar gittik. Paketlerimizde bıraktıktan sonra. Baran yine büyük adam edesıyla bana yolu tarif etti ve sokağın başına kadar uğurladı. Ayrılırken barana yerimi biliyorsun bir sorun oldu mu gel. Bir hal yolunu buluruz deyip koca yürekli barandan ayrıldım. Yalnızdım ama baranı ve öyküsü her tarafımı kaplamıştı. Çünkü bu çocukların bu yaşta yaşayarak yaşadıkları gerçek öykülerinde bizim ne kadar kabahatimizin olduğunu epey düşündüm. Ve sonuç olarak İyi adamda da kötü adamda da bizim rolümüz büyük dedim kendi kendime. Çünkü sokaklar çocuk doğurmuyor.
Ya da kimse sokak çocuğu olarak doğmuyor. Onu bu hale düşürenler yine bizleriz dedim. Ve baranın bu öyküsü bende etkisi uzun sürdü. Çünkü hepimiz bu çocuklardan sorumluyuz. İnsan olmanın da Müslüman olmanın da toplumsal yaşamanın da dinimizin gereği de bu. Çünkü dinimiz komşusu açken tok yatan bizden değildir demişti. Kaç kişi bunun farkındayız acaba. Şapkamızı önümüze alıp düşünmenin zamanı geldi de geçiyor inanın.
Barandı adı
Burkulmuştu yüreği
İfade yoksunu
Laldı sanki
Bir yakarış vaktiydi anlaşılan
Sınır tanımaz zülüm rüzgarında
Yalnızlığın acımasız duvarlarına çarpıp duruyordu
Sonbahar yaprakları gibi savruldukça savruluyordu garibim
Tuttum ellerinden
Yüreğinde kor
Nefesi kesilir acılardan
Ölecek kadar dertliydi
ama,
Yaşayacak kadarda heveste bırakmadılar dedi.
Bırak amca ellerimi
Sen
Hiç giden bir simitçiye,
Dondurmacıya,
Balonlara
Ağladın mı...
Olur olmadık şeylere,
Mesela kırılan bir bardağa,
Annem babam kızacak korkusuyla yaşadın mı,
Ben yaşamadım amca
Yani amca
Yitirdiğim sevenlerime,
Kimsesizliğime
Mutsuzluğuma
Hep ağladım.
Neye ağlamadım ki
Bu hayatta amca..!
Bak amca
Ben Kimseye yük olmadım ki...
Daha çocukken öğrendim
Yüreğimi ellerime alıp yürümesini
Ama ona bile heves bırakmadılar amca be…
Halil Orhan ASLAN