Bana öyle bakma oğul
Oğul
bana öyle bakma oğul
sensiz geçen baharlara küskünüm
her andığımda seni
titrer bütün hücrelerim
ellerim tutmaz olur
ruhunun kokusunu alırım
ta uzaklardan
unutmadım seni
ne kışta ne de baharda
bazen geceme karışan bir düş
bazen baharda açan bir çiçek oldun
artık kanayan yarama tuz basma oğul
ölmeden kıyıya vurmuş
yorgun bir bedenim var
sensiz girdaplarda
vurgun yemiş gibiyim
sen yok musun sen
düşlerime ektin umutlarımı
yokluğun
ruhuma sızan bir kokuydu
sanki
bana öyle bakma oğul
gözlerime vurur yokluğun acısı
geceye karışan hüzünlerim var
tütün kokan
üşüyen yüreğimin titreşimleri
vururken bedenime
gece üstüme üstüme geliyor
yokluğun
depremler yaratırken içimde
dağların menekşe kokulu yamaçlarında
tiz bir çığlık yankılanır
yağmurda ıslanan düşlerime
vurgun yemiş türküler duyarım
asi ve çıplak rüzgârların sesinde
bana öyle bakma oğul
hasretini bulutlara çizdim
nar kızılı akşamlarda
eğer sen yoksan
bırak eksik kalsın gülümseyişlerim
acımı saklarken
kızıl ayın gölgesinde
kan düştü ıslak gözlerime
bu gece
yine ay sessiz ve suskun
güneş yine sensiz doğacak
yüreğimin kıvrılmış sahillerinde
ve ben gözyaşlarımı
iyot kokan
esmer tenli kumsallara gömdüm oğul
bana öyle bakma