Attila İlhan

Şair, yazar. (D. 15 Haziran 1925, Menemen / İzmir - Ö. 11 Ekim 2005, İstanbul). Nevin Yıldız, Ali Kaptanoğlu, A. İ. Beteroğlu, Abbas Yolcu, Ömer Haybo, Tila Han imzalarını da kullandı. İzmir vali muavinliğinde de bulunmuş olan Muharrem Bedrettin İlhan’ın oğlu, sinema ve tiyatro sanatçısı Çolpan İlhan’ın ağabeyidir. Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu ile Karşıyaka Ortaokulunu bitirdikten sonra İzmir Atatürk Lisesi'ne girdi. Daha birinci sınıfta okurken, bir kıza yazdığı mektubun içine koyduğu Nâzım Hikmet şiirleri yüzünden Şubat 1941'de komünistlik suçlamasıyla sorguya çekilip tutuklandı. Yaşının küçüklüğü nedeniyle cezası ertelendi, ancak okuldan atıldı ve “Türkiye'de okuyamaz” kaydıyla belgelendi. İki yıl sonra Danıştay tarafından okuma hakkı geri verilinceye kadar vaktini roman okuyup Fransızcasını geliştirmekle geçirdi. Okuma hakkını kazanmasına rağmen Atatürk Lisesi eski öğrencisini kabul etmek istemeyince İstanbul Işık Lisesine girdi ve orayı bitirdi (1946). Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine devam etti. Burada öğrenci iken, Nâzım Hikmet'i Kurtarma Komitesine katılmak üzere öğrenimini yarıda bırakıp Paris'e gitti (1949). 1957-58 yıllarında Erzincan'da askerlik görevini yaptı. Bu arada sinema ve senaryo çalışmalarına ağırlık verdi. Birkaç kez daha gidip döndüğü Paris'te sanatçı ve bohem çevrelerde bulundu (1951-52, 1962-65). Paris'ten ilk dönüşünde Türkiye Sosyalist Partisine girmişti. Gerçek ve Demokrat İzmir gazetelerinde çalıştı, genel yayın müdürlüğünü yaptığı Demokrat İzmir gazetesinde başyazılar (1965-73) yazdı. 1968'de evlendi, on beş yıl evli kaldı. 1973'te yerleştiği Ankara'da Bilgi Yayınevinin danışmanlığını yaptı. 1981'de İstanbul'a yerleşti. Yelken, Sanat Olayı ve Cönk dergilerini yönetti. Uzun yıllar televizyonlarda haftalık konuşmalar yaptı, yaşamını son yıllarını serbest yazar olarak sürdürdü.

İlk şiiri (Balıkçı Türküsü) 1 Ekim 1941 tarihli Yeni Edebiyat, ilk yazısı İstanbul (Ocak 1945) dergisinde; ilk düzyazısı Balıkesir’de yayımlanan Türk Dili gazetesinde (29 Ekim 1944) çıkmıştı. Yayımlanan ilk şiirinden başlayarak toplumcu gerçekçilikle bezeli bir şiire yönelir. Dünya görüşünün temeline yerleştirdiği Marksizmi bir yöntem olarak benimsedi. Marksizmle Kemalizm devrimciliği arasında paralellikler kurdu ve Mustafa Kemal'in çağdaşlaşmaktan anladığının Batıcılık olmadığını ispata çalıştı. 1946’ya kadar çoğunlukla Gün dergisinde A. İ. Beteroğlu imzasıyla şiirler yayımladı. 1946'da Cebbaroğlu Mehemmed adlı şiiriyle katıldığı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şiir Yarışmasında ikincilik ödülünü kazanmasıyla birlikte dönemin ünlü kalemlerinin dikkatini çekti. İlk şiir kitabı Duvar (1948) Hukuk Fakültesi öğrencisiyken yayımlandı. 1949'da gittiği Paris’in, kişiliğinin biçimlenmesinde önemli bir yeri oldu. 1950'de yurda dönünce Esat Adil Müstecaplıoğlu'nun yönetimindeki Türkiye Sosyalist Partisinin yayın organı olan Gerçek gazetesinde gazeteciliğe başladı. Gerçek’te yazdığı bir yazı nedeniyle kovuşturmaya uğradı, 1951'de yeniden Paris'e gitti. 1952'de "toplumsal gerçekçilik" düşüncesiyle döndü. Bu düşünce doğrultusunda kaleme aldığı "Kendi Kendime Sanat Konuşmaları" başlıklı yazılarda, evrende her şeyin değiştiği düşüncesinden yola çıkarak sanatın toplum, doğa ve insan ilişkileri üzerine kurulduğunu belirtir. Sanatçının bu ilişkiler ağını sunmada anten görevini üstlenmesi gerektiği tezini ileri sürer. 1950'li yıllarda gazeteciliğin yanında sinema eleştirmenliği de yaptı. Bu arada Ali Kaptanoğlu takma adıyla senaryolar yazdı.  "Bobstil ve alafranga" olarak nitelediği Garipçi’lerin karşısında yer aldı ve 1954-55 yıllarında yayımlanan Mavi dergisi çevresinde topladığı genç şairlerle birlikte bu akıma eleştiriler getirdi. Şiirlerini ve yazılarını ağırlıklı olarak Gün, Genç Nesil, Adım, Fikirler, Aile, Yirminci Asır, Seçilmiş Hikâyeler, Kaynak, Mavi, Yeditepe, Dost, Ataç, Yön, Yelken,Varlık, Sanat Olayı gibi dergi ve gazetelerde yayımladı. Yeni Ortam, DünyaMilliyet, Güneş, Meydan ve Cumhuriyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı.