ADI FERYAT
Ne yazdı, ne bahar! Ne kıştı ne de ayaz.
Şu gönlümde yara vardı.
Cihanda cefa, gözlerde ateş, sözlerde zehir vardı.
Cihan, zifiri karanlık virüsüne batmıştı.
Mü’min kullar, havasız odalara gömülmüştü 2020’de.
Bu bir imtihan mıydı; yoksa yapılan azgınlığın cezası mıydı?
Bilemedim, çözemedim!
Şu yaralı gönlüme derman konduramadım be dost!
Devir ahir devri andırır; ölüm, zulüm…
Nedir bu mü’minin birbirine duyduğu kin, nefret, zulüm!
Oysa iyilik, merhamet, insanlık vardı.
Ancak gözlerimle baktığımda, birilerinin gücü yeten birilerine zulüm vardı.
Haya, edep nedir? Artık unutulur olmuştu.
Akıllı telefonlarla savrulur olmuştu.
Edepsizce paylaşılan çirkin kareler, bakan gözler, gaflet uykusuna kapılmıştı.
İslam, iman, haya unutulmuştu.
Evli olanın yuvası yıkılmıştı küçük bir sorundan ötürü.
O yüzden küçük bebeler yetim, öksüz kalmıştı.
Eşlerden kiminin gözü, kiminin ise sözü dışarıdaydı.
Kiminin eşinin yaptığı işkenceden dolayı feryadı, çığlığı vardı. O yüzden boşanan boşanana…
Nerede sevgi?
Nerede merhamet?
Nerede fedakarlık?
Nerede anlayış?
Nerede hak?
Nerede hukuk?
Nerede insanlık?
Nerede haya, nerede edep nerede…
Kalmadı cihanda tat, var olan evlerde hayat.
Gel dalma hayata, boyanma cihanın ebedi sanılan hayatına fanidir.
Gel gaflet uykusundan uyan!
Gel dost! Rab deyip yan ilahi aşka, boyan cennet kıyısında olarak uyan!
Seher Fidaner