04.17 – Feyza Kalem
Fecre ramak kala tarihe yazıldı O gece!
Kulakları sağır eden bir sesti yerde ve gökte,
Büyük bir toz bulutuyla güne kavuştu kara gece,
Arş-ı âlâ titredi bin yılın felaketinde...
Yardım çığlıkları yankılanıyor, duvarların enkazlarında!
Bir baba feryat ediyor, doyamadım diye yavruma...
Kan damlıyordu bir ananın göz pınarlarında,
Bağrı açık çocuklar yalın ayak koşuyordu sağa sola...
Havada kan kokusuyla yankılanıyor çığlığı canların,
Ortalık mahşer yeri, bir küçük kıyametti yaşanılanların...! Yazarken dizeleri, sessizce dökülüyor gözyaşlarım,
Bin bir umudu gömdü zelzele, ah nice hayatların...
Yitip giden binlerce cana yetmiyor Makber
Mucizeye tanıklık etse de geride kalan nefesler,
Kuş olup uçtu bir bir bütün hayaller!
Tükendi yaşama dair bütün hevesler...
Zaman çare değildi bu derde, sanki deva olmazdı. Ağlamaklı tambur sesi gibiydi içli hıçkırıkları,
Feryatlarla birbirine karıştı çağlayan gözyaşları...
Bir kara gece buluşturdu tüm Dünya Uluslarını!
Dört yandan uzanan eller çare olmak istiyor bu derde,
Hep beraber aşılacak elbet bu kara günlerde
Tüm hayaller gömülse de sayısız bir bir makbere.
Tedbir ve dua ulaştıracak bizi selamete...
Suçlu kimdi sahi, bir ömrü hiçe sayan insanoğlu mu?
Yoksa vade yettiğinden mi bu dehşette oldu sonu?
Kırıldı binlerin hem kanadı hem kolu,
Sevdiğini bulup, mezara koyabilmek bir nimet oldu.
Yaşatma Allah'ım bir daha böyle kara bir gün!
Aratmasın geçmişi, geçmeyen o dün!
Vaktin varken sarıl yaşama ve sevdiklerine...
Hayat öyle kısa bilemeyiz ecel hangi vakitte...